"Cuntayı Çelik Palas Oteli'nde İçişleri Bakanı'na anlattım"

TBMM 14. Dönem (AP) Bursa Milletvekili Ertuğrul Mat anlatıyor (3. Bölüm)

ÖZEL RÖPORTAJ

BURSA HABER 16 - TBMM 14. Dönem Adalet Partisi Bursa Milletvekili Ertuğrul Mat, 1962 ve 1963'te iki başarısız askerî darbe girişimine önderlik yapan Albay Talat Aydemir’in kurmaylarının kendisini darbeden sonra kurulacak olan Temsilciler Meclisi’nde BursaTemsilcisi olarak tayin etme teklifini reddetmekle kalmayıp cuntanın varlığını dönemin İçişleri Bakanı Hıfzı Oğuz Bekata'ya da anlatıyor. Talat Aydemir ve arkadaşları ile ilgili bu hatıralarından sonra da devam edecek röportaj dizisinde Milletvekili Mat, BURSAHABER16 okuyucuları ile Uludağ Üniversitesi'nin bugüne çok bilinmeyen kuruluş hikayesini paylaşacak. 

-İstanbul'daki görüşmeden sonra neler oldu?

-O görüşmeden sonra düşündüm taşındım. O tarihte Adalet Partisi Bursa Milletvekili olan Dr. Ekrem Paksoy benim akrabamdı. Ekrem Abi’ye telefon açıp  durumu anlattım.

Ekrem Abi de hemen o dönemin İçişleri Bakanı olan Hıfzı Oğuz Bekata ile konuşup, bilgi vermiş. İçişleri Bakanı hiç kimseye haber vermeden, Bursa’ya Çelik Palas’a gelip beni aradı. Yanına gidip bütün olan biteni ona da anlattım.

-Neden anlattınız?

-Anlattım; çünkü,  İsmet Paşa 22 Şubatçıların ilk kalkışmasında, Hava Kuvvetleri  Kumandanlığına sığınmış , Talat Aydemir  ve arkadaşlarına   kalkışmadan vaz geçerlerse, kendilerinin affı için Meclis’ten Af Kanunu çıkaracağına söz vermişti. Meclis de bu söze sahip çıkmış Talat Aydemir ve arkadaşlarını  affetmişti.

Hayatı cephelerde geçmiş İsmet Paşa’nın Talat ve arkadaşlarının yeni bir teşebbüste bulunmayacaklarına inanması mümkün değildi. Ben İsmet Paşa’yı onlardan iyi tanıyordum.

DEMOKRATİK REJİMİN GARANTİSİ BENİM İÇİN AYDEMİR DEĞİL İNÖNÜ İDİ

-Tarafınızı belli ettiniz ?

- Benim tarafım hiç değişmedi ki!  Ben evrensel insan haklarına ve sosyal demokrasiye inanan bir insandım. Demokrasi’nin ve insan haklarının ne olduğunu daha orta mektep talebesi iken, Adnan Menderes’in  Meclis’te yaptığı Bütçe konuşmalarından öğrenmiştim. Talat Aydemir ve arkadaşlarının başarmaları halinde demokrasi ülkemiz için bir hayal olurdu. İkinci Cihan Harbi şartları dolayısıyla 1946’da değil ama 1950’de  İsmet Paşa demokrasiye geçiş imtihanını başarıyla  vermişti. Demokratik rejimin garantisi, benim için de, ülkem için de Talat Aydemir değil, İsmet Paşaydı.  

-Hıfzı Oğuz Bekata, sizi dinledikten sonra bir şey söyledi mi?

-'Sizin düşünceniz ne?’ diye sordu.  Ona: İçimizdeki yangını söndüreceklerini söyleseler de biz ihtilalcilerle beraber olamayız. Dedim. O da geldiği gibi kimseye haber vermeden Ankara’ya  döndü.  Ben de güvendiğim arkadaşlarımla bu görüşmenin detaylarını paylaştım.

-Cuntadaki isimlerle daha sonra görüşmeniz olmadı mı?

-Hayır! Sadece 18 Mayıs 1963 tarihinde İstanbul’da Halaskâr Gazi Caddesi’ndeki  Site Sineması’nın holündeki pastanede  rahmetli eşimle oturup evlilik hazırlıklarını konuşurken, Osman Deniz’in bize doğru geldiğini görüp, kalkıp yanına gittim.

Osman Deniz, harekât gününün 21 Mayıs olarak kesinleştiğini söyledi. Ben de  “Cuma gecesi önemli şeyler olacak, benim Bursa’ya dönmem lazım.” Deyip, Onu kaldığı yurda bıraktım ve  hemen Bursa’ya  döndüm.

-Osman Deniz size Harekâtı üç gün önceden haber verdi yani...

-Evet.

DEVLETİN KORUNMA İÇGÜDÜSÜ KALKIŞMADAN HABERDARDI

-Siz ilgili yerlere bu tarihi söylediniz mi?

-Hayır. Devletin korunma içgüdüsünün bunu zaten bildiğine inanıyordum.

-Sonra ne yaptınız?

-O akşam, hemen Bursa’ya dönüp Hüseyin Aykut, Vahdettin Koyuncu, Camcı Mümin  Ege ve Mehmet Sertgenç ile darbe teşebbüsü başlarsa, gelişmeleri nasıl takip edeceğimizi konuştuk.

-Onlar kim?

Onlar  demokrasi mücadelesinin Bursa’daki isimsiz kahramanları ve  benim Bursa siyasetindeki çekirdek kadrom.

-Onlarla görüşüp ne karar verdiniz?

-Bir plan yaptık. Bursa Emniyet Müdürü Adnan Çakmak  Harbiyeliydi ve Hüseyin Aykut’un Harbiye’den devre arkadaşıydı. Hüseyin Aykut’un bir şeyden haberi yokmuşçasına, o gece Emniyet Müdürü’nün makamına uğramasını kararlaştırdık.

-Neden böyle bir şey yapma gereği duydunuz?

-Darbe girişimine hükümetin mukabelesinin ayrıntılarını öğrenmenin en kısa ve en emin yolu buydu.

21 MAYIS GECESİ BURSA'DA YAŞANANLAR

-21 Mayıs gecesi Bursa'da neler yaşadınız?

-Ben de o tarihte daha bekârdım ve genellikle akşam yemeğinden sonra yazı yazdığım Hâkimiyet gazetesine gider, hem gece sekreteri Feridun Evrenosoğlu ile muhabbet eder, hem de saat 23.00’e doğru Çelik Palas’tan yemekten dönen  10 sene DP il Başkanlığı yapmış olan gazetenin sahibi Hayri Terzioğlu’yla günün siyasi gelişmelerini tartışırdık. Genellikle gazetenin manşeti de bu konuşmalara göre şekillenirdi.

21 Mayıs gecesi de saat 21’e doğru Feridun’a telefon ederek, "Bu akşam sayfayı erken bağlama, ben on ikiye doğru gazeteye geleceğim beni bekle. Hayri Bey’e de beklemesini rica et, tam gece yarısı da radyoyu aç." dedim.

O gece ben teyzemin evindeydim.

-Teyzeniz nerede oturuyordu?

Teyzemler Fışkırık Caddesinde oturuyordu. Saat 24.00'de birkaç dakika kalınca, kalınca Yeşil Kahvesi’ne Ali Osman Kantar’a telefon edip, "Radyoyu aç! Darbe anonsu yapılacak. Eğer Yassıada’yla ilgili bir şeyler söylenirse arkadaşlar senin orada toplanacak, sen de oradan ayrılma, ben gazeteye uğrayıp sonra oraya geleceğim." Dedim.

O gece rahmetli eşim Fatoş da kaldığı yurtta gece saat 12’de radyoyu açmış, ihtilal anonslarını duyunca, nasıl bir adamla evleneceğini düşünmüştü.

-Hakimiyet gazetesine gittiğinizde neler yaşandı?

-Gazeteye gittiğimde, Hayri Terzioğlu ile Feridun Evrenesoğlu merak  içinde beni bekliyorlardı. Radyodan yapılan anonsu önceden öğrenip kendilerine bildiren insandan tabii ki, radyoda duyduklarından daha fazlasını öğrenmek istiyorlardı.

-Saat 24.00'de yapılan anonsta Yassıada konusu geçmedi mi?

- Geçmedi. Bunu  görünce ben de  Hayri Bey’e Feridun’a "Yassıada mazlumlarıyla ilgili bir anons yok. Bu sebeple İstanbul’da Eminsu Mensupları (27 Mayıs 1960 darbesinden sonra kurulan Milli Birlik Komitesi kendisini  güvene alıp bir karşı darbeden korunmak için orduda çok büyük bir tasfiye yapmıştı. Eminsu onların haklarını aramak için kurdukları dernekti.) ve gecekondu milisleri desteklerini geri çekip ayaklanmaya iştirak etmezler. İstanbul’un desteği olmayınca da Ankara başaramaz.' deyip Feridun’a, Vali Fahrettin Akkurtlu’ya  telefon et ve bir ara makamına gelmesini tavsiye et." dedim

Vali bey Feridun’a "Ben de  zaten vilayete gidiyorum" deyince Feridun, "Biz de makamınıza gelip sizin istihbaratınız ile bizim gazetenin istihbaratını karşılaştırır, siz vali olarak, biz de gazeteci olarak daha sağlıklı yorum yaparız." demişti.

-Vali Bey’in makamına siz demeseniz gelmemesi, korktuğu çekindiği anlamına geliyor mu?

-Hayır! Gelmesinden daha tabi bir şey olmaz. Benim maksadım, O’nun kendisine bu daveti yapanlarla olayların gelişmesini  makamında beraber izlemeyi tabii hissetmesini temin etmekti.

-Vilayete gidince neler yaşandı?

-Vali , tecrübeli ve vatan sever bir insandı ama o da gelişmeleri endişeyle izliyor ve çok kan dökülmesinden korkuyordu. Beklenen anons yapılmayacağını anlayınca, Ali Osman’ın Yeşil'deki kahvesinde bekleyen arkadaşlarına evlerine dönmelerini ve olayları evlerinden takip etmelerini söyledim.

Sabah saat 04.00'e doğru 21 Mayıs ihtilal teşebbüsünün bastırıldığı  belli oldu. Sonra’dan 1974 ara seçimlerinde Bursa Milletvekili olan  Yarbay Ali Elverdi, bir manga askerle  Radyo evini darbecilerden geri almış ve “Talat ‘ın  3.5  askeri!" diyerek darbenin bastırıldığını anons edince, hepimiz evlerimize döndük. 21 Mayıs başarıya ulaşsaydı, Bursa’daki bir avuç insan ne yapacaktı ki?  Hiç… Zaten ne yapabilirdik ki?  Ama kazançlı çıkan bendim ki, Bursa politikasındaki  liderliğim pekişmişti o kadar..

-Peki niçin bu insanları askeri kalkışma hakkında önceden bilgilendirme gereği duydunuz?

-Yukarıda belirtiğim gibi bunu yaparak ve bazı hadiseleri önceden haber alabildiğimi göstererek, bana duyulan saygıyı kuvvetlendirmek ve parti içindeki mücadelede liderliğimi tescil ettirmeyi planlamış ve bunu başarmıştım.

-O gece İstanbul’da neler olmuştu?

-21 Mayıs gecesi anons yapılıp Osman Deniz de İstanbul Radyo evini ele geçirmek için harekete geçince, Selim Paşa elinde bir makineli tüfekle caddeye çıkmış, bir taksiye atlamış İstanbul Valiliği’ne doğru yola koyulmuş. Şoföre de radyoyu açmasını söylemiş. Yolda Ankara Radyosu’ndan Ali Elverdi’nin “İhtilal teşebbüsünün bastırıldığını” haykıran sesi duyulunca şoföre, “Derhal geri dön” demiş. Sıraselviler’deki evinin kapısı önünde arabadan telaşla inerken elindeki otomatik tüfek ateş almış taksinin arka kapısında kocaman bir delik açılmış.

Parasını da alamayan şoför, doğru Harbiye’deki 1. Ordu Karargahı’na gitmiş, olayı orada anlatınca da bir üsteğmen bir ciple giderek, Selim Paşa’yı  evinden almış.

Beni ziyarete gelenlerden Osman Deniz ve Cevat Kırca idama; Nihat Çonguroğlu; müebbet hapse mahkûm oldular. Veteriner  Üsteğmen Vural Koktay, Osman Deniz’le İstanbul Radyoevini basmasına rağmen, direnen ve bir aralık kaçmayı başaran çavuşu yakalamak için peşinden koşmuş, sonra da ihtilal teşebbüsünün bastırıldığını duyunca geri dönmemişti. İhtilalci arkadaşları da ketumiyet ilkesine riayet ederek üsteğmenin adını ifşa etmemişlerdi.

Kurulan askeri Mahkeme’nin  Cevat Kırca, Ahmet Gücal ve İlhan Baş Hakkında verdikleri idam cezalarını Askeri Yargıtay bozdu.

Meclis ve Senato’da yapılan müzakereler sonunda da önce Erol Dinçer’in, sonra da Osman Deniz’in idam cezaları müebbet hapse çevrilmişti.

OSMAN DENİZ HAPİSHANEDEN "HAKLIŞMIŞSINIZ" DİYE MEKTUP YAZDI

-Sizle görüşen tüm isimlerle daha sonra bir yerde karşılaştınız mı?

-Hayır ! Sadece Osman Deniz, Sinop Hapishanesinden , “Siz ne kadar haklıymışsınız!” Diye yazmıştı. Maalesef bu mektup Milletvekili olduktan sonra Ankara’ya taşınırken kaybolmuştu. Tarihi bir vesikaydı.

-Ali Elverdi Paşa Mustafa Kemal Paşalı ve Adalet Partisi Bursa Milletvekilliği yaptı. Kendisi ile tanışıp görüşme fırsatı buldunuz mu? Kendisi ile Bursa'da yaşanan bu olayları üzerine hiç konuştunuz mu?

-Ali Paşa’nın oğlu Avukat  İskender Elverdi  ile milletvekilliğinden ayrıldıktan sonra Ankara’daki ofisimde  beraber çalışıyorduk. Ali Paşa  ile de emekli olduktan sonra zaman zaman görüştüm. Hastalanınca da bir, iki defa Tunus Caddesindeki evinde kendilerini ziyaret ettim. Bursa Mustafa Kemalpaşa’lı olan Ali Paşa 1974'de CHP Bursa Milletvekili Sadrettin Çanga'nın ani ölümünden sonra yapılan ara seçimde Adalet Partisi’nden Bursa Milletvekili seçildi.

 

TALAT AYDEMİR DARBE GİRİŞİMİ NEDİR?

Albay Talât Aydemir, 22 Şubat 1962 ve 20 Mayıs 1963'te iki başarısız askerî darbe girişimine önderlik etti. Başarısız darbe girişimleri sonrası Aydemir; birçok subay ve  Kara Harp Okulu öğrencileri birlikte yargılandı. Yapılan yargılamadan sonra Süvari Binbaşı Fethi Gürcan ile birlikte "anayasayı tadil ve tağyire teşebbüs" suçundan idama mahkûm edildi.

DEVAM EDECEK

Gelecek Bölüm: Uludağ Üniversitesi'nin bilinmeyen kuruluş hikayesi

Habere 0 Yorum Yapılmış

Habere Yorum Yap

Dalış turizminin yeni destinasyonu Mudanya oldu

Alman ve Fransız turistler dalış için Mudanya'yı tercih ediyor.

Mudanya Belediyesi binası artık anılarda kaldı

Yarım asırlık bina tamamen yıkıldı.

© habermudanya. Tüm Hakları Saklıdır. Haberlerimiz Kaynak Gösterilerek Kullanılabilir