Selim Türkkan Paşa, Bursa civarındaki askeri birlikleri inceliyordu
TBMM 14. Dönem (AP) Bursa Milletvekili Ertuğrul Mat anlatıyor (2. Bölüm)
- Okunma sayısı : 421
- 20.Nis.2024
- Okuma Süresi 5 Dk.
- Twitter'da Paylaş
ÖZEL RÖPORTAJ
BURSAHABER16 – TBMM 14. Dönem Adalet Partisi Bursa Milletvekili Ertuğrul Mat, 1962 ve 1963'te iki başarısız askerî darbe girişimine önderlik yapan Albay Talat Aydemir’in dava arkadaşlarının kendisine darbeden sonra kurulması düşünülen Kurucu Meclis’te Bursa Temsilciliği teklifinin arka planını anlatmaya devam ediyor. Aydemir ekibinin 4 ismiyle Bursa'daki avukatlık yazıhanesinde görüşen Mat, onlara olumsuz yanıt verir. Ancak Talat Aydemir ve ekibi ısrarcı olur ve Mat'ı İstanbul'a çağırarak onu ikna etmeye çalışır. Mat, İstanbul'daki cunta ekibi ile yaptığı görüşmeye ait detaylar ise son derece ilginç:
-Yanınıza gelen bu beş kişi görüştükten sonra ki günlerde neler yaşandı?
-Aradan bir iki hafta geçmişti ki Veteriner Üsteğmen ile Mendilci Mehmet tekrar Bursa’ya geldi. Beni İstanbul’a davet ettiler.
-Gittiniz mi?
-Zaten hafta sonlarında İstanbul’a gidiyordum.Beraber yola çıktık. İstanbulFatih Çarşamba’da ahşap bir eve gittik. Cevat Kırca’nın evi olduğunu söylediler. İçerideki odaların duvarlardan birinde, Fatin Rüştü’nün resmi asılıydı. Cevat Kırca Fatin Rüştü Bey’in akrabası olduğunu söyleyerek Demokrat Parti’ye olan zaafımı kullanmak istemişti.
-Gerçekten Cevat Kırca Fatin Rüştü Zorlu'nun akrabası mıydı? Nesi oluyordu?
-Yeğeniyim, demişti. Fazla da önemsememiştim.
-Sonra ne konuştunuz?
-Cevat Bey kahve ikram ederek, ‘Selim Paşa sizinle görüşmek istiyor. Bu davete icabet etmenizi rica edeceğim. Onunla görüşmenizden sonra belki fikriniz değişir. Ayrıca Yassıada konusunda tavsiyenizin de dikkate alınması karargâha arz edilmiştir. ‘ Dedi.
-Sizinle görüşmek isteyen Selim Paşa kim?
-Mehmet Selim Türkan, I. Dünya Harbi'nde Medine'yi, İngiliz destekli isyancılara karşı büyük bir kahramanlıkla savunan Fahreddin Paşa'nın (Ömer Fahreddin Türkan) oğludur.
-Gittiniz mi peki görüşmeye?
-Evet gittim. İstanbul’a varışımızın bir gün sonra Veteriner Üsteğmenle buluştuk.
Beni Taksim Sıraselviler’ deki bir apartmanın ikinci katına götürdü. Selim Paşa büyük bir masanın üstüne serdiği askeri haritalar üzerinde çalışıyordu. Haritalara bakarken ‘Bursa civarından hangi askeri birlikler var?’ diye sordu.
Ben de "Paşam! Ben ne askerim ne de istihbaratçı. Asker olan sizsinizBunu en iyi siz bilirsiniz?’ diye cevap verdim. Karşımda Türk Ordusu’nda Generalliğe terfih etmiş bir asker değil de, sanki Karayolları haritasında güzergah arayan birisi vardı. Canım sıkıldı. Biraz sonra müsaade isteyip oradan ayrıldım. Aşağıda apartmanın kapısında ayrılırken Veteriner Üsteğmen’e, ‘Bütün komutanlarınız böyleyse yandınız.’ dedim.
-Selim Türkkan ile veya Cevat Kırca ile Yassıada'dakilerin durumları hakkında neler konuştunuz?
-Benim için Selim Paşa, ne darbe yapacak ne bir darbenin sosyolojik neticelerini tahlil edecek ne de benim duygu ve düşüncelerimi anlayabilecek kapasitedeydi.
Cevat Kırca ile hem yazıhanemdehem de onun evinde konuştuk ve bizim yapılacak bir darbeye sempati ile bakabilmemizin şartlarını açıkladım.
O’na "Darbelerin sosyal temeli oluşturulmazsa, ömürleri uzun olmaz. Darbeyi İsmet Paşa’ya karşı yaptığınıza göre, CHP'nin dışında bir sosyal tabanınız olmalıdır.O da bugün için Demokrat Parti’ye oy verenlerdir, o zeminle barışabilecek misiniz? Unutmayınız ki, karşınızda yıpratılmış tükenmiş bir Adnan Menderes değil, İsmet Paşa vardır. Sizi 1962’de yendi, affetti. 1963’te yine yener ama bu sefer affetmez." dedim.
-Sizce eğer darbeyi gerçekleştirseler tutuklu Demokrat Partililer konusunda sözlerinde dururlar mıydı? Çünkü Talat Aydemir ve ekibi parlamentonun açılmasına seçimlerin yapılmasına karşı gelen sertlik yanlısı Milli Birlik Komitesi grubuna daha yakın değil miydi? Neden Demokrat Partilileri affetsinler ki?
- Elbette hayır. Hatta Yassı Ada Mahkemesi Kararları, Milli Birlik Komitesi’nde görüşülürken, kararların onaylanmasını beklemeden infazları yapmak istemişlerdi. Daha da ilerisi Milli Birlik Komitesi 15 idam cezasından 3 ‘ünü, (Adanan Menderes, Hasan Polatkan ,Fatin Rüştü Zorlu ) onaylayıp, 12 kişi hakkında ver ilen idam cezasını müebbed hapse çevirmişti. Buna rağmen ailelerine ve kamuoyuna bu bilginin intikalini önlemişler, 15 idam kararının infaz edilmesi için dayatmışlardı. Milli Birlik Komitesindeki ikilik o gün daha da belirginleşmişti.
O gece ile ilgili hayatım boyunca unutamadığım bir anım var. Tahkikat Komisyonu Başkanı Ahmet Hamdi Sancar’ın kardeşi Faruk Sancar Bursa’da Avukattı. Yassıada kararları açıklandıktan sonra, Milli Birlik Komitesi’nde onanıp onanmayacağını müşterek dostumuz Avukat Sırrı Köprülü’nün Yazıhanesinde beklemiştik. Sabaha karşı, Ahmet Sancar ve diğer 11 kişinin cezalarının müebbede çevrildiğini öğrendiğimizde, Faruk Sancar’ın saçları bir gecede bembeyaz olmuştu. Ben de sıradan bir siyasetçi değildim, talebe cemiyetlerindeki kavgalardan geçip başarıya ulaşmıştım. Onları benden uzaklaştırmadan ama onlara “Evet" demeden bilgi akışını muhafaza ediyordum.
-Cevat Kırca ve Mehmet Selim Türkkan ile görüşürken istihbarat tarafından takip edilebileceğiniz aklınıza geliyor muydu? Çünkü Talat Aydemir ve ekibinin ilk darbe girişimi başarısız olmuştu. Ve bu ekibin istihbarat tarafından takip edilmemesi imkânsız gibi.
-Gelmez mi? Danton’la Robespier misalini onlara hatırlatan “İstanbul Hukuk Fakültesi Kantinindeki kıdemli Demokrat talebe Erol Ergüneş ile Zeytinburun’ lu Kadriye Hanım sizin ne yaptığınızı biliyor.” Diyen, bir insanın bunu aklına getirmemesi ve tedbir almaması mümkün müdür?
-Veya aklınıza şöyle bir şey geliyor muydu? Acaba eski Demokrat Partilileri, Talat Aydemir cuntasına bulaştırmak isteyenler olabilir miydi? Nitekim Talat Aydemir ekibinin sizle Bursa ve İstanbul görüşmeleri hazırlanacak iddianamede bu iltisak için bir delil oluşturacaktı.
- Onların bir sivil dayanak aradıkları mutlaktı ama 27 Mayıs Darbesinden sonra bir karşı darbe için askerler arasındaki bir grubu kullanmak isteyebilecek bir Demokrat Partili hiçbir zaman olmadı. Biz bunu 1946’da, 1950’de de. 1971’de de, 1980’de de istemedik.
Bizim tek silahımız halkın gücü ve demokrasiye inancıydı. Doğrusunu isterseniz , benim Talat Aydemir’in arkadaşları ile olan münasebetimin iddianamede bir delil olup olmadığını bilmiyorum. Talat Aydemir ve arkadaşlarının yargılanması dolayısıyla tahkikatın hiçbir safhasında benim bilgime müracaat edilmedi.
TALAT AYDEMİR DARBE GİRİŞİMİ NEDİR?
Albay Talât Aydemir, 22 Şubat 1962 ve 20 Mayıs 1963'te iki başarısız askerî darbe girişimine önderlik etti. Başarısız darbe girişimleri sonrası Aydemir; birçok subay ve Kara Harp Okulu öğrencileri birlikte yargılandı. Yapılan yargılamadan sonra Süvari Binbaşı Fethi Gürcan ile birlikte "anayasayı tadil ve tağyire teşebbüs" suçundan idama mahkûm edildi.
DEVAM EDECEK
Habere 0 Yorum Yapılmış
Habere Yorum Yap
Alman ve Fransız turistler dalış için Mudanya'yı tercih ediyor.
Yarım asırlık bina tamamen yıkıldı.
Dereköylü şair Erkan Denkçioğlu: